10 Mayıs 2011 Salı

Bitki Çaylarının Hazırlanması (türkcə)

Bitki Çayları nasıl hazırlanır


KEKİK:
Boğmaca, öksürük, bronşit ve mide rahatsızlıkları ile diş etleri tahrişlerinde ve ishale karşı kullanılır.
Hazırlanışı: Bir tatlı kaşığı kekik otunun üzerine çeyrek litre soğuk su dökülür. Kaynayıncaya kadar ateşte bırakılır ve hemen süzülür.
Bronşit ve öksürüğe karşı hafif bal ile karıştırılarak günde bir bardak sıcak olarak içilir.
Mide ve bağırsak rahatsızlıklarına karşı ise sade olarak içilmelidir.
Kekik çayından günde bir bardaktan fazla içilmemelidir.
Boğaz ve diş etleri tahrişlerinde ise günde 1-2 kere gargara yapılması tavsiye edilir.
Bitki Çayları NANE:
Çayının mide ve bağırsak gazlarını, ishal, iç bulantısı ve kalp çarpıntılarını önleyici etkisi vardır. Ancak mide rahatsızlıkları olan kişilerin bu çayı dikkatlice kullanmaları gerekir.
Hazırlanışı: İki tatlı kaşığı kuru nane yaprağı üzerine çeyrek litre kaynar su dökülür, on dakika ağzı kapalı olarak bekletilir ve süzülür. Sade ve hafif limonlu olarak bir bardak içmek yeterlidir.
PAPATYA:
Çayı her türlü kramplara ve özellikle mide, bağırsak gazlarına karşı birebirdir. Boğaz ve burun rahatsızlıkları ile çeşitli iltihaplanmalarda da kullanılabilir.
Hazırlanışı: İki tatlı kaşığı papatya çiçeğinin üzerine çeyrek litre kaynar su dökülür.
Ağzı kapalı olarak on dakika bekletildiken sonra süzülür ve sıcak olarak içilir.
Diş eti ve bademcik iltihaplarına karşı papatya çayı ile günde 1-2 defa gargara yapmak iyi gelir.
REZENE:
Tohumundan yapılan çay, gaz ve kramp ağrılarında, mide ve bağırsak rahatsızlıklarında, öksürük ve soğuk algınlıklarında kullanılır. Özellikle süt çocuklarında gaz oluşmasını önler ve boğmacadaki etkisi güçlüdür.
Hazırlanışı: Bir tatlı kaşığı ezilmiş veya iki tatlı kaşığı bütün rezene tohumunun üzerine bir bardak kaynar su dökülür. Ağzı kapalı halde on dakika dinlendirildikten sonra süzülüp sıcak olarak içilir.
IHLAMUR ÇİÇEĞİ:
Çayı soğuk algınlığına ve öksürüğe karşı çok faydalıdır. Terletme özelliğine sahiptir.
Hazırlanışı: İki tatlı kaşığı ıhlamur çiçeği üstüne çeyrek litre kaynar su dökülür.
Ağzı kapalı olarak 10 dakika bekletilir ve süzülür. Günde en fazla üç bardak içilir.
Terlemek için dört kaşık ıhlamur çiçeğinden hazırlanacak çay daha etkili olacaktır.
Oğulotu Sinirsel rahatsızlıklar için mükemmel bir ilaç
Genellikle oğulotu veya melisa adlarıyla bilinen bu bitki, bazı bölgerimizde kovanotu ve limon nanesi diye de bilinmektedir. Genellikle Marmara (Bursa ve İstanbul), Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişen oğulotu, 30-80 santim boyunda, beyaz çiçekli, ince ve yumuşak yapraklı bir bitkidir. Limon gibi bir kokusu olduğu için bazı yörelerde “limon nanesi” diye adlandırılmaktadır. Yapraklarında; tanen, reçine ve uçucu bir yağ bulunmaktadır.
Oğulotu, özellikle sinirsel rahatsızlıklar için mükemmel bir şifa kaynağıdır. Yapraklarından yapılan çay; ruh ve sinir hastalıklarına, uykusuzluğa, melankoli ve histeri krizlerine, huzursuzluk ve sıkıntılara, başağrısı ve migrene birebirdir. Ayrıca hazım rahatsızlarında ve mide kramplarında, bağırsak gazlarının dışarı atılmasında çok faydalıdır. Oğulotu çayı kalbi kuvvetlendirir, başağrısını, kulak çınlamasını, kadınlarda aybaşı ağrılarını ve hafıza zayıflığını giderir.
Oğulotu (melisa) çayı şöyle yapılır: 4 bardak suya bir avuç taze veya kuru oğulotu (melisa) konur. 10-15 dakika kaynatıldıktan sonra süzülüp serin bir yerde saklanır. Sabah-akşam birer fincan içilir, içerken, oğulotu çayı biraz balla tatlandırılabilir.
Rezene
Rezene yaz aylarında sarı çiçekler açan bir bitkidir. Kayalık ve kurak yerleri sever. Bir Avrupa bitkisi olan rezene Almanya, Fransa, İtalya, Balkanlar’da, ayrıca Kafkaslar ve Güney Asya’da da yetişir.
Yurdumuzda ise daha fazla Ege, Akdeniz ve Karadeniz kıyı kesimleri olmak üzere tüm bölgelerimizde yetiştirilir. Rezenenin meyveleri kullanılır. Bu meyveler oldukça kuvvetli aromatik kokulu, tadı hafif yakıcı ve tatlımsıdır.
Meyveler tamamen olgunlaştıktan sonra toplanır. Güneşte kurutulur ve ince değneklerle dövülerek umbella parçalarından ayrılarak alınır. Rezene kökleri ise topraktan söküldükten sonra suyla yıkanıp temizlenir, dilimlenerek güneşte kurutulur.
Yaprakları da yine güneşte kurutulmak suretiyle ilaç maddesi elde edilir.
Kurutulmuş rezene kökleri, yaprakları ve meyvaları suyla kaynatılıp, rezene çayı şeklinde ilaç olarak kullanıldığı gibi özellikle Ege yöremizde genç bitkilerin gövdeleri sebze olarak gıda şeklinde de tüketilir.
Avrupa mutfağında rezene, balık ile kullanılan bitkilerden biridir.
Rezene çok eski yıllardan beri sakinleştirici ve sancı giderici olarak kullanılıyor. Rezenenin tadı ve kokusu tükürük ve mide salgılarını artırır. Barsak gazlarının oluşmasını önler. Bilhassa süt çocuklarında bu etkisi için Avrupa ülkelerinde anasona tercih edilir. Rezene, sinirleri teskin eder ve uyku verir.
Bu etkiler anasonda olduğu gibi, Rezenenin süt çocuklarına çay olarak verilmesinin sebebidir.
Rezene, süt veren hanımlarda sütü artırır, idrar söktürür ve yaprakları yaraların iyileşmesini kolaylaştırır. Kalbi takviye ederek ritmini ayarlar. Ayrıca çocuk ishallerinde de faydalıdır. Çay şeklinde içilmesi hem sıvı tedarikini sağlar, hem de barsaklarda gaz oluşmasını engelleyip, barsak spazmını çözerek ishale bağlı ağrıları geçirir.
1 fincan kaynar suya 1 çay kaşığı rezene atılarak, 10 dk. demlenir. Büyükler bundan günde 3-4 fincan içebileceği gibi bebeklere çay kaşığı ile az az günde 1 fincan vermek uygundur. Diğer bir kullanım alanı da, arpacık gibi göz kapağı enfeksiyonlarında ılık pansuman yapmaktır.
Anne adayları! Bol su ve bitki çayı için
Sıcak ve bunaltıcı yaz günleri geldi çattı. Aşırı sıcaklarla birlikte; yaşlılar, çocuklar kalp ve tansiyon hastaları için zor günler de başladı. Sıcakların getirdiği sıkıntıyı çekenler sadece onlar değil tabii... Sıcak hava, özellikle hamileler için de daha bir bunaltıcı olabiliyor... Böyle günlerde anne adayları, daha da çok yorulur, kendilerini daha halsiz ve daha bitkin hissedebilirler.
Hamileler, yazın sıcağından en fazla etkilenen grupta yer alırlar. Bu yüzden, bunaltıcı sıcaklarda rahat bir hamilelik geçirebilmeleri için bazı noktalara dikkat etmeleri gerekir.
Öncelikle su, meyve suyu ve adaçayı, ıhlamur, papatya, nane, kekik gibi şifa kaynağı bitkilerle hazırlanan bitki çaylarından bol bol içmeleri gerekiyor.
Ayrıca fazla ağır olmayan yiyecekler tercih edilmelidir. Özellikle C vitamini yönünden zengin olan fasulye, bakla, taze soğan, sarımsak, börülce, bezelye, domates, maydanoz, biber, kırmızı lahana, pazı, kuşkonmaz, tereotu gibi yeşil sebzeler ve limon, portakal, karpuz, çilek, elma, muz gibi meyveler bolca tüketilmelidir.
Tuz alımı kısıtlanmalı ve yağlı yiyeceklerden kaçınılmalıdır.
Ameliyattan önce bitki çayı içmeyin
Ameliyat olacak hastaların kullandıkları bitkisel ilaçları 3 hafta önceden bırakmaları gerektiği belirtildi. Ameliyat sırasında kanamayı artıran ve iç kanamalara neden olabilen sarmısak, ginkgo (Çin’den Amerika’ya götürülen bir süs ağacının meyvesi), ginseng’in (Çin’de ilaç yapımında çok kullanılan bir kök) yanı sıra efedrin, ecnihacea ve St John’s wort gibi bitkisel ilaçların kalp sistemi üzerinde de ciddi yan etkilere yol açabildiği kaydedildi.
Eşek kulağı
Beyaz veya menekşeye çalar renkte çiçekleri olan eşek kulağına halk arasında “kara kafes” ve “mayasılotu” da denir. Mart ile Temmuz ayları arasında toplanıp kurutulan eşek kulağı, müzmin ishali tedavi eder ve kısa sürede keser. Eşek kulağının diğer faydalarına gelince: Nefes darlığını giderir. Göğsü yumuşatır. Bronşite faydalıdır. Öksürüğü keser. Ağız ve boğaz iltihaplarını giderir.
Kekik
Türk mutfağında en çok kullanılan baharatlardan biri olan kekik, aynı zamanda çok faydalı ve şifalı bir bitkidir.
Kekik antiseptiktir yani, mikropları öldürür, bağırsak kurtlarını düşürür, kan dolaşımını hızlandırır, soğuk algınlığını iyi eder, idrar söktürür. Şeker hastalığına, denlenip çay gibi içildiğinde çok fayda verir, şekeri düşürür. Kekik suyu mide bulantısını geçirir. Akciğer ve göğüste soğuk algınlığının yol açtığı hastalıklara iyi gelir. Hanımların âdetini düzenler, saç dökülmesini önler, dökülen saçların yerine saç çıkarır. Kekik suyu ile yıkanan yüzün rengi açılır, cildi temizler. Kekik suyu ile gargara yapılırsa diş ağrılarını giderir.
Ömer otu
Rutubetli ormanlarda ve çalılıklarda yetişen ömer otunun boyu bazen 4-5 metreyi bulur. Yaprakları sıkılarak elde edilen su müsekkin olarak kullanılır. Bir kaşık içildiğinde sinirleri yatıştırır, uykusuzluğu giderir. Ayrıca iştah açar. Mesane rahatsızlıklarına çok iyi gelir. Merhemi çıbanların ve uzun süre kapanmayan yaraların tedavisinde kullanılır.
Dalak otu
Yer meşesi, kısa mahmut gibi isimlerle de bilinen dalak otu 10-30 cm. boyunda bir bitkidir. Haziran ile Eylül ayları arasında pembe veya beyaz renkli çiçekler açar. Yaprakları tüylüdür. Dalak otu; vücuda kuvvet verir, ateşi düşürür, idrar söktürür. Mesane taşlarının düşürülmesine yardımcı olur. Kadınlarda aybaşı tutukluluğunu giderir. Öksürüğü keser.
Abdestbozan otu
Genellikle rutubetli yerlerde yetişen ve boyu, bazen 60-70 cm. kadar uzayan bir bitkidir. Haşlanarak suyu kullanılır. Şu rahatsızlıklara faydalıdır: Mideyi kuvvetlendirir. Mide yanmasını ve bağırsak gazlarını giderir. Ateşli rahatsızlıklarda, boğmaca öksürük gibi solunum yolu rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılır. Bademcik şişliklerini kısa sürede indirir. Lapası çıbanların üzerine konduğu zaman çabuk olgunlaşmasını ve iyileşmesini sağlar.
Dulavrat otu
Kök ve yapraklarından yararlanılan bu bitki, yol kenarlarında ve seyrek koruluklarda yetişir. Kökünden yapılan merhem, deri iltihaplarını kurutur. Egzama hastalığının tedavisinde kullanılır. Yaprakları haşlanıp içilirse mide iltihaplarını kurutur. Karaciğer hastalıklarına şifa verir.
Kurtayağı
Genellikle dağlık ve ormanlık yerlerde yetişen ve yaklaşık 1 metre boyunda olan bu bitkinin kurt ayağına benzeyen sarı başaklarından yararlanılır. Bu başaklardan “Kurtayağı tozu” diye adlandırılan ve hekimlikte kullanılan sarı bir toz elde edilir. Faydalarına gelince: Karaciğer ve safra kesesi rahatsızlıklarını giderir. Böbreklerdeki kum ve taşların düşürülmesine yardımcı olur. Her türlü ağrıyı dindirir. Romatizmal ağrıları giderir. Sık sık tekrarlayan krampların giderilmesini sağlar.
Bugs Bunny ve Tweety’li çaylar
Doğadan Gıda Ürünleri, Türkiye’de ilk kez 1-14 yaş çocuklar ve gençler için 10 farklı vitaminli çay üretti. Ambalajında çizgi film kahramanları Bugns Bunny ve Tweety’nin resimleri yer alan 10 çeşit vitaminli çaylar, “Elma, Bamya Çiçeği, Böğürtlen Yaprağı, Kuşburnu, Portakal Kabuğu, Limon Kabuğu vb bitki ve meyve kurularını içeriyor.
Çocuklara özel meyveli çay
DOĞADAN Gıda Ürünleri Sanayi ve Pazarlama şirketi Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek, 1-14 yaş çocuklara ve gençlere özel meyve çayları üretti. Çocuklar için ‘Bugs Bunny Elmalı’ ve ‘Tweety Çilek Aromalı’ ve karışık meyveli çay konseptinde piyasaya sürülen ürünler yaklaşık 10 farklı çeşit vitamin içeriyor. Firma tarafından yapılan açıklamada, halen piyasada rağbet gören Elma, Bamya Çiçeği, Böğürtlen Yaprağı, Kuşburnu, Portakal Kabuğu, Limon Kabuğu gibi bitki ve meyve çaylarında gerçek meyve kuruları içermekte olduğu, ürünlerde boyar madde kullanılmadığı ve kafein içermediği kaydedildi.
Viagra'ya rakip çay Mate
‘‘Arjantin'in ulusal içeceğidir mate. Tutkunları sokaklarda termoslarıyla gezinir. Buenos Aires'in tangoları, efsaneleri kadar ünlüdür eşsiz çayı. Bu çay Paraguay'da biten bir otun kaynatılmasıyla hazırlanır.Latince adı Ilex paraguayensis. Arjantin var olalı beri bilinir mate. Halk yerba mate yani mate otu diyor. Bu çay gümüş ya da tahta bir kapta uzun bir süre kalabiliyor. Bu kapları yanından hiç ayırmıyor Arjantinliler. Sokakta, işte nerede olursa olsun matelerini yudumlamaya bayılıyorlar. Matenin açlığı bastıran bir özelliği de var. Yoksul yerli halk ve köylüler mateyle avunmuşlar yıllar boyu. Gümüş kaplarda içmeseler de boş midelerini şenlendirme niyetiyle de olsa efendileriyle aynı keyfi paylaşmanın sevincini yaşamışlar...’’ diye yazmıştı Atlas Dergisi'nde Nedim Gürsel ve O'nun kaleminden öğrendim mate hakkındaki ilk bilgileri...

Geçen ekim ayında bir kongre için Mendoza kentine gittiğimde derhal mate istedim, yarım kiloluk hatıra bir paket ve özel kaplarından aldım. Tok tutması, zayıflamayı kolaylaştırması çok çekici bir özelliğiydi. Uruguay'dan meslektaşım İsabel sıkı, sıkı tembih etti: Önce havalandır, yıka, kurumaya bırak ve kabının yarısından fazlasını doldur mateyle. Sürekli sıcak su ekleyerek matenin keyfini çıkart. Aman su kaynar olmasın, tadı bozulur. Afrodizyak özelliğinden ise vallahi haberim yoktu.

YOKSUL ADAMIN VİAGRASI

Geçen pazar Observer gazetesinde yayınlanan bomba bir haber İngiliz erkeklerine ‘‘yeni yıl müjdesi’’ veriyordu. Matenin aynı zamanda cinsel uyarıcı olduğu iddia ediliyor, İngiltere'ye ithal edileceği açıklanıyordu. ‘‘Yakında geliyor: Yoksul adamın Viagrası’’ başlıklı haberin ayrıntılarını aynen paylaşıyorum sizlerle.

Milyonlarca Güney Amerikalı'nın tükettiği bitki çayı, cinsel uyarıcı olarak gelecek yıl pazarımızda baş köşede yerini alacak. Matede üretim fazlası olduğundan Arjantin hükümeti yeni pazar arayışında. Yılda 200 bin ton mate tüketilen Arjantin'de 1992'deki düzenlemenin ardından mate üretimi yüzde 70 artırıldı ve stoklar yığıldı. Mate yetiştiricilerinin gözü şimdi Avrupa'da. Londra'daki Arjantin Büyükelçiliği'nden Gustavo Martino, matenin zihni açtığını, sindirimi kolaylaştırdığını ve stres attırarak rahatlattığını vurguluyor.

Mateyi keşfedenler Kızılderililer. Kahve ve çaydaki gibi sinir sistemini uyaran kafein ve theophylline var bileşiminde. Tıpkı kakaodaki gibi kasları hareketlendiren theobromine içerdiğinden cinsel arzuları artırıyor. Bir firma, ‘‘bitkisel Viagra’’ diye pazarladığı matenin enerji verdiğini, stresi sıfırlayıp muhteşem saatler yaşattığını öne sürüyor. Üstelik Viagra gibi bir yan etkisi de yok. Romatizma ağrılarını da dindirdiği söyleniyor.

Mate kapları, genelde minik, balkabakları şeklinde, ağız kısmı gümüşle kaplı. Ucunda süzgeç olan, gümüş bir çubukla demleniyorsunuz. Tiryakiler için büyük kaplar da var. Matenin seremonisine gelince... Ev sahibi, kabının dörtte üçünü mateyle dolduruyor ve kaynamaya yakın sıcak su döküyor. Çaydanlık elden ele dolaşıyor ve mate sefası saatlerce, hatta gün boyunca sürüyor. Acı sevmeyenler şeker, bal, süt ekliyor. Aylaklığa yol açtığı gerekçesiyle Buenos Aires'deki bazı ofislerde tüketimi yasaklanmış.

Ortadoğu pazarlarında giderek şöhret olan mate Suriye'de sevilen bir içecek. ABD'deki bitki çayı raflarında seçkin bir yere sahip. Mate Latte adıyla ilaç yerine satılıyor, kakao ve bademle birlikte tüketiliyor. İngiltere'de şubat ayında Uluslararası Gıda Fuarı'nda Arjantinliler tam bir mate çıkartması planlıyor. İngilizler meşhur çaylarını bırakıp mateyi yeğlerler mi? İşte bu konu hayli tartışmalı. Sağlıklı yaşama, farklı tatlara meraklı olanlar severler bence...
Bitki çayları

Sabahleyin güne bir fincan bitki çayı içerek başlayın. Bitki çayları o kadar çeşitli ki damak zevkinize uygun bir tür bulmanız işten bile değil. Ünlü yıldız Meg Ryan, bitki çayları sayesinde güne gergin başlamaktan kurtulduğunu söylüyor.
Bitki çayları

Çaylar çeşitlendi. Artık evde demlenen siyah çayların yanısıra çeşitli meyvelerin, bitkilerin çayları da beğenilerek içiliyor. Ayrıca Ohio Üniversitesi'nden gelen bir habere göre, bu çaylar kanser riskini düşürüyor. İçerdikleri bazı maddeler, kanserle savaşta hayli faydalı. Bu çayları marketlerde bulmak mümkün
Çay da kalbin dostu

Boston'daki Harvard Medical School bilim adamları, çay içenlerin daha sağlıklı yaşadığını ortaya çıkardılar. Çay tiryakileri ile çay içmeyenler arasındaki kalp ataklarını (Angina pectoris) inceleyen bilim adamları, günde en az bir fincan çay içenlerde kalp atak riskinin yüzde 46 düştüğünü söylediler. Çayın içerdiği bitkisel maddenin kolesterolün oksidasyonunu engellediğini söyleyen bilim adamları, ‘‘Kalbin bir numaralı düşmanı olan kolesterol ancak okside olmuş haliyle damarlara yerleşiyor, onları daraltıyor ve kalbe oksijen gitmesini engelliyor’’ diyorlar.
Yeşil çay, Çin'de 4000 yıldır kullanılıyor. Bu çay çeşidinin sağlık için sayısız yararı var. Toksinleri atıyor, sakinleştiriyor, idrar söktürüyor... Botany, çay sevenler için yeşil çayı güzel bir paketle satışa sundu..
Sıcak çay deri kanserinden koruyor
ABD'de yapılan bir araştırma, sıcak çay tiryakilerinin öldürücü deri kanseri türü olan melanomadan korunduğunu ortaya koydu.  Biyolojik Tıp Merkezi uzmanları tarafından yapılan açıklamada, sıcak çayın içine turunçgillerden bir meyvenin kabuğunu atmakla, cilt kanseri riskinin daha da azaltılabileceği belirtildi.

ABD'de en fazla melanoma vakası görülen Arizona'da yarısı çeşitli türlerde deri kanseri olan 450 kişi üzerinde yapılan araştırmalarda, bu kişilerin çay tüketimi incelendi. Araştırmada, deri kanseri hastalarının çayı az tükettikleri belirlendi.  Çayı içine limon, portakal kabuğu atarak içme alışkanlığı bulunanlarda ise deri kanseri riskinin daha da azaldığı saptandı.
Bu çaylar ilaç gibi
Bitkisel çaylar hepimizin bildiği gibi hazımsızlık, stres, depresyon, uykusuzluk, yüksek tansiyon gibi bir çok rahatsızlığın giderilmesinde son derece yararlıdır. Aşağıda vereceğimiz bitkisel çaylar da; hem bugünlerde hem de kış aylarında sağlığımızın en iyi dostları olacaktır.
Nane: Yemeklerden sonra içeceğiniz bir fincan nane çayı, sindirim yolundaki adalelerinizi gevşetiyor. Bu çayın yatıştırıcı, serinletici, antiseptik ve spazm giderici gibi özellikleri de var. Başlıca bileşeni olan mentol, midedeki parazit ve virüsleri yok etmeye yarıyor.
Kuşburnu: Bu çay vücuda dirilik sağlıyor. Bazı uzmanlara göre; 100 gram kuşburnu bir sandık portakalla eşdeğerdir. Tanen, meyve asitleri ve C vitamini açısından son derece zengin içeriğiyle soğuk algınlığına karşı destekleyici tedavide kullanılıyor. Az da olsa A ve B vitaminleri içeriyor.
Ihlamur: İçeriğindeki müsilaj sayesinde göğüs yumuşatıcı olarak kullanılıyor. Üst solunum yolu enfeksiyonlarında, özellikle öksürük ve soğuk algınlığında tedaviyi destekleyici olarak kullanılıyor. Ayrıca iştah açıyor, sindirimi düzenliyor, kanı temizliyor ve iltihapları gideriyor. Mide ve bağırsak gazlarını gidermekte de etkili. Hazım sisteminin düzenli çalışmasını sağlıyor.
Yeşil çay: Çok miktarda C vitamini içerir. Baş ağrısı, vücut ağrıları, hazımsızlık ve depresyona karşı destekleyici tedavi olarak kullanılıyor. Bağışıklık sisteminizi güçlendiriyor. Toksinleri uzaklaştırıcı ve enerji verici özelliğe sahiptir. İçerdiği polifenollerin kanser riskini azalttığı da belirtiliyor. Kan basıncını azaltıcı özelliğiyle hipertansiyonda etki sağlıyor.
Papatya: İltihaplanmayı önlüyor, spazmı gideriyor ve yaraların iyileşmesini hızlandırıyor. Özellikle uyku bozukluklarında, 

Şəfalı Bitklər Haqqında Məlumatlar (türkcə)

ADAÇAYI:
Mide ve bağırsak gazlarını giderir. Mide bulantısını keser. Hazım sisteminin düzenli çalışmasını sağlar. Göğsü yumuşatır. Astım hastaları için yararlıdır.

AHUDUDU:
Kanı temizler, vücutta biriken zehirli maddelerin atılmasını sağlar. Terletir ve idrar söktürür. Kabızlığı giderir. Vücuda dinçlik verir.

ANASON:
Hazmı kolaylaştırır. İştahsızlığı ve yemeklere karşı duyulan tiksintiyi giderir. Mide ve bağırsak gazlarını söktürür. İdrarı arttırır. Öte yandan kusmayı ve ishali keser.

ASMA:
Yaprakları ile yapılan ilaçlar kanamayı durdurur. Vücuda kuvvet verir. Sarılığı keser. İshali durdurur.

AVOKADO: Çok kalorili olmasına rağmen içerdiği Glutathion süper bir hücre koruyucusudur, çünkü en iyi antioksidanttır. Antioksidantlar hücrelerin yaşlanmasını yavaşlatırlar ve kanseri önlerler. Tüm meyveler arasında protein bakımından en zengin olanıdır. Bol miktarda E vitamini de içerir. Bu vitamin kalp ve deriyi koruyarak dolaşımı düzene sokar. Ayrıca potasyum ve B6 vitamini de içerir. Kadınlar açısından çok gereklidir.

AYRIKOTU:
İdrar söktürür. Böbrek ve mesane taşlarının düşürülmesine yardımcı olur. Buralardaki iltihapları da giderir.

AYVA:
İshal ve dizanteriyi keser. Mide ve bağırsakları kuvvetlendirir. İnce bağırsak iltihabını giderir. Kanı temizler. Çarpıntıyı dindirir.

BADEM:
Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Böbrek, mesane ve tenasül yollarındaki iltihapları giderir. Baş ağrısı, karaciğer ve böbrek ağrılarını hafifletir.

BAKLA:
İdrar yollarını temizler. Böbrek ağrılarını dindirir. Böbrek iltihaplarını giderir. Böbrek kum ve taşlarının düşürülmesine yardımcı olur.

BAMYA
Halsizliğe karşı bire bir. 100 gram bamya günlük magnezyum (hücrelerin enerji depolamasına yarayan madde) ihtiyacımızın üçte birini ve yüzde 10'dan daha fazla miktarda ise günlük demir (akyuvarların vücut içinde oksijen taşımasını sağlıyor) ihtiyacımızı karşılıyor.

BEZELYE:
Taze ve donmuş olarak kullanılabilen bezelye B1, C vitaminleri, protein, lif ve folik asit içerir. Sinir sisteminde sorunları olanlara tavsiye edilir.

BROKOLİ:
Kansere karşı bizi koruyan ve ömrümüzü uzatan müthiş bir sebze. Çok miktarda kalsiyum içerdiği için kemik erimesine birebir. Mineral ve demir eksikliğini gideren brokoli, vitamin deposudur. Brokoli tutkunlarında ender olarak bağırsak ve akciğer kanseri görülür, kalp dolaşım hastalıklarına da pek fazla rastlanmaz. Kadınlarda göğüs kanserini önler.Göğüs kanserine ve spinabifida hastalığına karşı etkili. Brokoli bol miktarda, göğüs kanseri riskini azaltan 'indole' adlı bir madde içeriyor. İndole, göğüs kanserine neden olan östrojen bozukluklarını engelliyor. Ayrıca brokolinin diğer bir özelliği de, spinabifida hastalığını (doğuştan belkemiğinde son omurun kapanmamış olması) önlemesi.

BUĞDAY:
Lifli gıdalar sağlıklı bir beslenmenin temelidir. Buğdayın dış kabuklarından elde edilen kepek de, genellikle mısır gevreği türü yiyeceklerle tüketilir. Kepekli buğday unundan yapılan kurabiye vb. bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar ve kabızlığı önler. Buğday tanesinin özü olağanüstü besleyicidir. Vücudun özümsediği kalsiyum, demir ve çinko burada depolanır. Besin değeri, potansiyel olarak yulaf ve mısırdan daha yüksek olan buğday, bağırsak ve rektum kanserini önleyici faktörler içerir. Ama, yulaf ve mısıra kıyasla sindirimi biraz daha zordur.

CEVİZ AĞACI:
Yaprakları ve kabuklarıyla hazırlanan ilaçlar kanı temizler, kansızlığı giderir. İshal ve dizanteriyi keser. Verem ve şeker hastalığında hem besleyici, hem de tedavi edicidir. Saç ve elleri boyamakta da kullanılır.

ÇAMFISTIĞI:
Bronşit, verem, akciğer hastalıklarının çabuk iyileşmesine yardımcı olur. Ruhi çöküntüyü giderir. Kalp hastalıklarında da faydalıdır.

ÇEMEN:
Balgam söktürür. Vücuda rahatlık verir.

ÇİLEK:
Körpe ve bol sulu çilekler sistemi temizliyor. Cilt sorunları olanlar için de iyi bir meyvedir. Böbrek, idrar yolları ve bağırsak sorunları için de birebirdir. Ayrıca diş etlerini güçlendiriyor, dişlerdeki tartarı önlüyor, ağız kokularını ve boğaz ağrılarını gideriyor. Çilekte yüksek oranda C vitamini bulunduğu gibi, yüksek tansiyon ve kolesterolü düşüren maddeler içeriyor. Çilek C vitamini ihtiyacını karşılar. Ayrıca bol miktarda potasyum içerir ve lifli besinler arasında önemli bir yer tutar. Diyabetli hastalar, çileğe şeker ilave etmemek şaartıyla bu meyveyi bol bol yiyebilirler.

ÇÖREKOTU:
İştah açar. Vücuda kuvvet ve dinçlik verir. Hazmı kolaylaştırır. Mide ve bağırsak gazlarını söker. Koklanacak olursa baş ağrısını keser.

DEFNE:
Terletir, ateşi düşürür. Vücuda rahatlık verir. İdrar ve adet söktürür. İştah açar. Sinir ağrılarını dindirir.

DENİZ KADAYIFI:
Solunum ve hazım sistemi nezlelerini giderir. Vücudu besleyici olarak da kullanılır.

DENİZ YOSUNU
Metabolizmanın işleyişini hızlandırıyor. Troid hormonundaki dengesizlikleri engellen maddelir içeren su yosunu, metabolizmayı hızlandırıyor. Ayrıca, B vitamini, kalsiyum ve çinko içeren yosun; deriye, tırnaklara ve saça karşı etkili.

DEVEDİKENİ:
Ateş düşürür. Terletir ve vücuda rahatlık verir.

DOMATES:
Kanserden koruyucu ve yaşlanmayı zihinsel ve bedensel olarak yavaşlatıcı bir sebze. C ve E vitaminleri içerir. Domates zengin bir potasyum kaynağıdır ve çok az miktarda tuz bulunur. Yüksek kan basıncını düşürmeye yardımcı olur ve vücudun su tutmasını engeller. Kalp hastalıklarına ve prostat kanserine karşı etkili. 'Beta karotin'e yakın olan likopen içeriyor. Likopen vücudu kalp hastalıklarına karşı koruyan maddeler arasında yer alıyor. Araştırmalar domatesin prostat kanseri riskini azalttığını gösterdi. Haftada en az iki kez domates yiyen erkeklerin, diğerlerine oranla prostat kanserine yakalanma riskleri az

DUT:
Beyaz dut yaprakları idrar söktürür. Vücutta biriken suyu boşaltır. Aç karnına yenen beyaz dut bağırsak solucanlarını söktürür.

EBEGÜMECİ:
Göğsü yumuşatır. Öksürük keser. Mide bulantısı ve kusmaları önler. Ateşi düşürüp vücuda rahatlık verir. Boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir. Dişeti hastalıklarını tedavi eder.

ELMA:
Günde bir elma yemek doktoru evinizden uzak tutar. İki elma yerseniz, kalp ve dolaşım sorunlarına karşı korunmuş olursunuz. Kolesterolü yok eder ve kabızlığı önler. Sindirimi kolaylaştırır. Kokusu rahatlatır ve kan basıncını düşürür. Artrit, romatizma ve gut hastalıklarına karşı da yararlıdır.

ENGİNAR:
Kandaki üre ve kolesterolü düşürür. İdrar söktürür. Kandaki şeker miktarını ayarlar. Damar sertliği ve kalp hastalıklarını önler. Böbrekteki kumların dökülmesine yardımcı olur.
Prostat, meme ve rahim ağzı kanserine karşı iyi gelir.
Enginarın içinde bulunan Silymarin maddesinin, hücrelerin hasar görmesini engellediğine işaret eden araştırmacılar, ayrıca Silymarin maddesinin, prostat, meme ve rahim ağzı kanserini önleme konusunda da etkili olduğunu belirtti. Enginarın içinde, fiber, magnezyum, folate ve C vitamini bulunduğu, bu sebzeyi bol miktarda tüketenlerin, bulundukları yaşın daha altında gösterdikler

FESLEĞEN:
Öksürüğü keser. Baş dönmesini durdurur. Arı sokmasında faydalıdır. Ağız yaralarını tedavi eder. Fesleğen kokusu, sivrisinek ve tahtakurusu gibi haşaratları kaçırır.

FINDIK:
Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Vücuda kuvvet verir. Nekahat devresinin çabuk geçmesini sağlar.

GELİNCİK:
Nefes darlığı, astım ve bronşitte rahatlık verir. Kan tükürme ve kusmayı önler. Yanıkları iyileştirir.

GREYFURT:
C vitamini bakımından çok zengindir. Yarım greyfurt günlük C vitamini ihtiyacının yüzde altmışını sağlar. Kolesterol oranını düşüren pektin maddesi bulunur. Kansere karşı koruyucu özellik taşır. İştah açar.

HATMİ:
Ağız, boğaz ve dişeti iltihaplarını iyileştirir. Bağırsak iltihaplarını giderir.

HAVUÇ:
Haftada beş kere yendiği takdirde Harvard'ın araştırmalarına göre kadınlarda kalp enfarktüsünü, felç tehlikesini yüzde 68 oranında azaltıyor. Günde iki havucun erkeklerde kandaki kolesterolü yüzde 10 oranında azalttığı görülmüştür. Her gün yenen bir havuç da akciğer kanseri tehlikesini yarıya indiriyor. Havuçtaki Beta-Karotin de gözleri yaşlılığın getirdiği görme zayıflığından koruyor ve bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor. Mide ve bağırsak kanamalarını önler, kansızlığı giderir, anne sütünü arttırır, yüz ve boyun kırışıklıklarını giderir, idrar ve bağırsak gazlarını söktürür, ülserdeki şikayetleri giderir.
Kansere karşı etkili olduğu gibi cildin kurumasını da engelliyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Beta karotin (kansere neden olan serbest radikallari durduruyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor) içeren havucun en büyük özelliklerinden biri içerdiği bu maddenin cildin kurumasını engelleyen A vitaminine dönüşebilmesi. .

ISIRGAN:
Dıştan tatbik edildiği zaman iç organlarda biriken kanı çeker. Burun kanamalarını keser. Balgam söktürür.

ISPANAK:
Kalp hastalıklarına, felce, yüksek tansiyona, yaşlılığın getirdiği göz hastalıklarına, kansere, hatta psişik rahatsızlıklara karşı da etkili bir sebze. Göz hastalıklarına ve derideki lekelenmelere karşı etkili. Ispanak içerdiği iki kimyasal madde sayesinde görme bozukluklarına karşı etkili. Haftada 6 kez ıspanak yiyenlerin yüzde 86 oranında yaşın ilerlemesiyle birlikte ortaya çıkan derideki lekelenmeler gibi bir sorunlarının olmayacağını gösteriyor. Ayrıca yaşla birlikte ortaya çıkan göz hastalıklarına karşı da etkili. Bir porsiyon ıspanak, günlük demir ihtiyacımızın onda birini karşılıyor.

İNCİR:
Bağırsakları yumuşatır. Kabızlığı giderir. Bronşit, öksürük ve boğaz ağrılarında faydalıdır. Enerji verir.

KARANFİL:
Mikropları öldürür. Ağrıları dindirir. Sinirleri uyarır. Hazmı kolaylaştırır. Koku giderir. İştah açar.

KEKİK:
Bedeni kuvvetlendirir. Hazmı kolaylaştırır. Kalp çarpıntısını keser. Bağırsak iltihaplarını iyileştirir. Bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardım eder. Kandaki şeker miktarını azaltır.

KIRMIZI BİBER
Bulaşıcı hastalıklara karşı etkili. Vücudun özellikle bulaşıcı hastalıklara karşı olan direncini artırıyor. Portakaldan daha fazla miktarda C vitamini içeren bu sebze, aynı zamanda içerdiği beta karotin ile bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor.
100 gram kuru kırmızı biberin 318 kalori enerji verdiğini, 148 miligram kalsiyum, 76 miligram C vitamini (taze biberde 340 miligram), 8,1 gram su, 2 bin 14 miligram potasyum, 41 bin 610 IU A vitamini, 12 gram protein, 293 miligram fosfor, 15 miligram B3 vitamini, 17,3 gram yağ, 152 miligram magnezyum, 2 miligram B2 vitamini, 56,6 gram karbonhidrat, 30 miligram sodyum, 1 miligram B1 vitamini, 24,9 gram lif, 8 miligram demir yanında acılık ve renk maddesi gibi organik bileşikler içerdiğini vurguladı.

Beslenmede çok büyük öneme sahip kırmızı biberin, bir o kadar da insan sağlığında aranılan bir materyal olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Tuncer, şöyle devam etti: ''Kırmızı biber mide suyu ve tükürük oluşumunu artırır, sindirimi kolaylaştırır, romatizma, mafsal ve diş ağrılarını azaltır, krampları giderir, kolera ve gut hastalıkları başta olmak üzere bir çok hastalığa iyi gelir. Kanser riskini azaltır ve kanser tedavisinde kullanılır. Terlemeyi artırır, serinlik verir (sıcak iklimlerde kullanılmasının nedenlerinden birisi budur), öksürük ve boğaz ağrılarını gidermede (gargara olarak) kullanılır, sinir hastalıkları için doğal yatıştırıcıdır, vücuttaki aşırı yağ ve kolesterol birikiminin önlenmesini sağlar.
Antibakteriyel etkisi ile hastalıkların önlenmesinde de etkili olan kırmızı biber ülkemizde ağırlıklı olarak Kahramanmaraş, Gaziantep ve Şanlıurfa olmak üzere Güney ve Güneydoğu illerinde fazlaca tüketilir. Bu bölgenin kırmızı biberleri acı tiplerdir. Kırmızı biber kuzeyde ise en çok Bursa ve Bilecik'te üretilmektedir. Bu biberler ise genellikle tatlıdır.''

KINAKINA:
Ateş düşürür. Sıtmayı tedavi eder. Tifoda faydalıdır. İştah açar. Cilt kaşıntılarında faydalıdır.

KİRAZ
Aspirin yerine kiraz
Kiraz yemek ağrıların dindirilmesinde aspirinden çok daha etkili oluyor. Michigan eyaletinde yaşayanlar, bu yörede çok yetiştiğinden, bol bol kiraz yiyorlar. Kimileri bu meyvenin gut ve mafsal iltihabından kaynaklanan ağrılara birebir olduğunu ileri sürüyor.
Michigan Eyalet Üniversitesi'nden Muraleedharan Nair kirazda bulunan ve ''antosiyanin'' olarak bilinen kırmızı renkteki kimyasalların bu etkiyi yaratabileceğine dikkat çekiyor.
Nair ve ekibi genelde uygulanana deneylerden yararlanarak söz konusu belişimlerin aspirin ve ibuprofen gibi ağrı kesicilerde bulunan enzimleri içerip içermediğini araştırdı. Ardından kimyasalların serbest radikallerin zararlı etkilerini yok edici özelliklerini inceleyerek bunları vitaminlerle karşılaştırdı. Sonuçta, 20 kirazda 12-25 miligram arasında antosiyanin bulunduğu ve bu maddenin ağrı kesici etkisinin aspirinden on kat daha fazla olduğu görüldü. Kirazda bulunan antosiyanin maddesinin E ve Ca vitaminlerine benzer antioksidan etkiler yarattığına da tanık olundu. Nair'e göre, günde 20 kiraz yemek bir aspirin almakla özdeş etki yaratıyor. Nair kirazdaki antosiyaninin tablete dönüştürülmesine çalışıyor.

KİVİ:
Bir kivide, bir portakalda olan C vitamininin iki katı vardır. Potasyum bakımından da zengindirler. Sindirimi kolaylaştırır ve kabızlığı önler.

KUŞBURNU:
Çok yoğun vitamin zenginliği nedeniyle gözlerin dostudur. Vücuda dirilik sağlar. 100 gram kuşburnunda bir sandık portakala eşdeğer C vitamini vardır. İyi bir raşitizm ilacı, etkin bir kan temizleyicisidir. Güçlü bir kurt düşürücü ve bağırsak yumuşatıcısıdır. Mide kramplarına ve sindirim sistemi zorluklarına karşı faydalıdır. Romatizma ağrılarını gideriyor. Basur tedavisinde iyi sonuç veriyor.

KUŞKONMAZ
Hazımsızlığa karşı etkili. Antitoksit maddeler içeren bu sebze böbreği toksinlerden arıtıyor ve besinlerin hazmedilmesini kolaylaştırıyor.

LAHANA:
Kansere karşı etkili olduğu bilinen sebzelerin başında gelir. Bol miktarda B, C ve E vitamini, potasyum içerir. Özellikle meme ve rahim kanserine karşı etkilidir. Vücutta biriken zehirli maddelerin atılmasını sağlar. Kandaki şeker miktarını düşürür. Sarılık ve safra kesesi hastalıkları için iyidir. Astıma faydalıdır. Bağırsak kanserine karşı etkili. Lahana kanser hücrelerinin üremesini engelleyen kimyasal bir madde (isotiocyanates) içeriyor. ABD'de yapılan bir araştırmaya göre, haftada bir gün lahana yiyenlerin bağırsak kanseri olma riskleri üçte iki oranında azalıyor.

MAYDANOZ:
Salata ve yemeklerin süsü maydanozun nerdeyse deva olmadığı dert yok gibi.. A ve C vitamini ile demir, kükürt, fosfos ve mangan elementleri deposu olan maydanoz sindirimi kolaylaştırıyor, böbrek taşlarını düşürüyor, görme gücünü ve anne sütünü artırıyor.
Bir demir deposudur. Genellikle taze yenen maydanozda, kalsiyum, potasyum ve A vitamini vardır. Bir tutam maydanoz, günlük C vitamini ihtiyacının çoğunu karşılar. Böbrekleri çalıştırarak idrar getirir ve taşları düşürüyor , kan şekerini normal seviyede tutar ve kansere karşı da koruyucudur. Yatmadan evvel yenildiğinde sabahları tatlı bir nefesle uyanmamızı sağlar. Anne sütünü artırır. Vücuttaki zehirli maddeleri dışarı atar. Görme gücünü artıyor, kaynatılıp içiildiğinde ve cilde bu suyla pansuman yapıldığında sivilcelere iyi geliyor. Kaynatılan maydanozun suyu gözlere pansuman yapıldığında gözdeki iltihaplanmaları önlüyor ve yanmayı geçiriyor. Kaynatılıp sirke ile saçlar yıkandığında saçların uzaması ve kuvvetlenmesini sağlıyor..

MANTAR
Bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Özellikle Çinliler'in ilaç niyetine yedikleri bu sebze, bünyeyi hastalıklara karşı koruyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor.

MARUL
Kemik erimesine karşı etkili. Sütten bile daha fazla kalsiyum içeren bu sebze, kemikleri güçlendirmesi açısından bir numara. 100 gramında, küçük bir bardak sütün içinde bulunan kalsiyumdan daha fazlasına sahip. Bu miktar günlük kalsiyum ihtiyacının dörtte birine tekabül ediyor.

MELEKOTU:
Kan dolaşımını düzenler. Terletir. Kurutulmuş melekotu dövülüp başa sürülecek olursa bitleri öldürür. Astım nöbetlerine faydalıdır.

MEYANKÖKÜ:
Grip, nezle, anjin ve nefes darlığına faydalıdır. Öksürük ve balgam söktürür. Yüksek tansiyonu düşürür.

MISIR:
Yüzde 18.3 gibi yüksek oranda lif içeriyor. Mısırın içeriğindeki yüksek karbonhidrat, enerji seviyenizi yükseltir. İçinde protein, kalsiyum, demir, fosfor, A ve B2 vitaminleri bulunur.

MUZ:
Folik asit, potasyum ve B6 vitamini bakımından son derece zengin bir meyvedir. Potasyum krampları önler.

NAR:
Vücudu kuvvetlendirir. İshali keser. Burun poliplerine faydalıdır. Şerit düşürür. Kalbi kuvvetlendirir. Mide, bağırsak hastalığı olanlar, küçük çocuklar ve hamileler fazla kullanmamalıdır.

NOHUT:
Vücudu kuvvetlendirir. Anne sütünü arttırır.

ÖKSEOTU:
Kalbin atışlarını arttırır. Damar kireçlenmelerinde faydalıdır. Sara ve akciğer kanamalarında kullanılır.

PATATES:
Kızarmış yemezseniz kilo aldırmaz. Sindirimi kolaylaştırır, kabızlığı önler. Yorgunluğa karşı birebirdir. Bol miktarda C vitamini ve protein içerir.Halsizliğe karşı etkili. Vücuda enerji veren madde olan karbonhidrat içeren patates, C ve E vitaminleri ve beta karotin açısından en zengini.

PIRASA:
İdrar söktürür. Mide rahatsızlığına iyi gelir. Kabızlığı giderir. Basur memeleri için faydalıdır. Böbreklerdeki kum ve taşların düşürülmesine yardımcı olur.

PORTAKAL:
Antioksidantlar ile dolu bir meyve. Kanseri önleyici olarak bilinen bütün maddeleri içeriyor. Ayrıca bol miktarda C vitamini içeriyor.

SALATALIK:
Salatalığın kendisi ya da suyu cildimizi bir tonik kadar temizler. Salatalık kabızlığı önler, böbrek ve kalp hastalıklarında vücutta biriken suyun atılmasına yardımcıdır.
Kalp hastalıkları ve enfeksiyonlara karşı etkili. Kükürt içeriyor ve bu madde vücudun enfeksiyonlara karşı dayanıklılığını artırdığı gibi, kolestrolü de düşürüyor.

SALEP:
Öksürük ve bronşite faydalıdır. Aybaşı kanamalarının düzenli olmasını sağlar. Zihni çalıştırma gücünü arttırır.

SOĞAN VE SARIMSAK:
Yüksek tansiyon ve kalp hastalığı tehlikesini azaltırlar. Soğan, mide kanserine yakalanma riskini; sarımsak da bağırsak kanserine yakalanma riskini azaltıyor. Sarımsağın mayasında bulunan maddeler hücrelerin zarar görmesini önleyerek, vücudu erken yaşlanmaya karşı koruyor. Antibiyotik ve nefes darlığını gideren bileşimler içeren sarımsak bağışıklık sistemini de kuvvetlendiriyor. Kalbe ve alerjik hastalıklara karşı etkili. Soğan içerdiği kimyasal maddelerle kalbimizi güçlendiriyor ve alerjik reaksiyonları engelliyor. Newcastle'da yapılan araştırmalar, düzenli bir şekilde soğan yiyenlerin damarlarının tıkanma riskinin azaldığını gösteriyor.

SOYA:
Uzun yaşamak isteyen herkes mutlaka soya tüketmelidir. Soya, içerisinde östrojen hormonuna benzer işlev gören ve bu hormonun etkilerini sulandıran bir madde içerir ve buda kadın bünyesi için son derece yararlıdır. Çünkü, hücre yenilenmesini hızlandıran östrojen hormonunun aşırı üretimi, göğüs, rahim ve boyun kanserine yakalanma riskini çok arttırır

TARÇIN:
Ruhi sıkıntıları giderir. Sürmenajda faydalıdır. Kalbi kuvvetlendirir. İştah açar, hazmı kolaylaştırır.

TERE:
İştah açar. Hazmı kolaylaştırır. Bronşları temizler, öksürük söktürür. İdrar söktürür, böbrekleri ve idrar yollarını temizler. Kanser, anemi ve lif hastalıklarına karşı etkili. Tere kanserle savaşan sebzelerin arasında olduğu gibi aynı zamanda en fazla kalsiyum, demir ve folik asit içerenlerin başında geeliyor. Tere gibi yeşil sebzeler yiyen kadınların, life ilişkin hastalıklara yakalanma riskleri daha az.

TON BALIĞI:
Çok yağlı olmasına rağmen Omega-3 adlı önemli bir yağ asiti içerir. Bu madde, yüksek tansiyon, kalp çarpıntısı ve şiddetli migren ağrılarına iyi gelir. Ayrıca cilt kuruluğunu ve egzamayı tedavi eder. Ancak taze olarak yenmelidir. Konserve olarak satılan ton balığı yüksek D vitaminin içermekle birlikte Omega-3 yağ asitinden yoksundur.

TURP:
Böbreklerdeki mikropları öldürür. Kum ve taşların dökülmesine yardımcı olur. Karaciğer şişliğini indirir. Sarılıkta faydalıdır. Safra taşlarının düşürülmesine yardımcıdır. Romatizma, siyatik astım ve bronşite faydalıdır.

VİŞNE:
İshali keser. Ateşi düşürür. İdrar söktürür. Vücuda rahatlık verir.
başa dön

YENİBAHAR:
Damar sertliğini önler. Hazmı kolaylaştırır. Mide ve bağırsak gazlarını giderir.

YOĞURT:
Vücudun çeşitli organlarında bulunan bakterilerden bağırsakta barınanları, sindirim sisteminin düzenli çalışması açısından önemlidir. Bu bakteriler, enfeksiyonların ve bulaşıcı bir hastalık geçirirken almak zorunda kaldığımız antibiyotiklerin saldırısına uğrayabilir. Bu da sindirim sistemini harap eder. Yoğurt bu sorunu çözer, azalan bakteri miktarını normal seviyesine getirir ve enfeksiyonları hem önler, hem de onlarla mücadele eder. Bağışıklık sistemini de canlandırır. Kalsiyum oranı sütten fazla olan yoğurdun, protein oranı süte eşittir.

YULAF:
Çocukların hazım güçlüklerini giderir. Bedeni ve ruhi yorgunlukları giderir. Kandaki şeker miktarını azaltır.

YERALMASI:
Şeker hastaları için faydalıdır. Besleyicidir. Vücudun direncini arttırır. Kabızlığı giderir

ZENCEFİL:
İştah açar. Kusmayı önler. Bağırsak bozukluklarını giderir.

ZEYTİN:
Zeytinyağı, safrayı artırır. Karaciğeri çalıştırır. Karaciğer ağrılarını keser. Sarılıkta faydalıdır. Yaprak ve kabukları yüksek tansiyonu düşürür. Kandaki şeker miktarını düşürür. Bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardımcı olur